esti geçti

Bir toz bulutu dağıldı ortalığa,

Bulaştırmadı pisliğini.
Kirletemedi etrafı.


Şimdi cam kenarlarını,
kenarda köşede kalanlarını süpürmek gerek.

Gürültü yapmak istemiyorum.

Sen bana bir kadeh uzat,
temizlenir nasılsa..

tık tık..

Boş kavanozun dibi CUMA

Açık mavi ağaçlar, toz pembe gökyüzü, sarı yollar ve rengarenk hayvanların olduğu bir yer olsa diye düşündüm az önce.

Saçma..

Niye olsun ki ağacın farklı yeşilleri, gökyüzünün yaz mavisi, hayvanların kendisi yeterli. Birde görebilsek..

İnsan olmasın biraz!!

Dursun herkes yerinde. Neyin telaşı neyin hırsı ki bu koşuşturmaca.

Bi durun..!

Bir şeyler de acele olmasın. Otobüs gelsin binmek istemeyeyim. Biraz daha oturup manzara izlemek istiyorum diye geçireyim içimden iş çıkışı.

Akşam üzeri saat onyediotuzda karnım deli gibi zil çalmasın. Acıkmayayım iki gün ne var sanki.

İçsem içsem de mide sancıları olmasa.

Herşeye söylenesim var.. Ama _just one look_ !

BEYAZ RUSLARDAN KARA MODA


Rus moda ikilisi Andrew&Lily,  moda tasarımcısı mı, sahne tasarımcısı mı, fotoğrafçı mı? Yoksa hepsinden bir parça mı? Hiçbiri... Ama hepsinden dudak uçuklatacak denli büyük bir parça!
Yarattıkları konseptlerle yıkık dökük bir perili evi sirke, kapalı yüzme havuzunu doğal bir moda pistine çeviriyorlar. Birbirinden vamp kıyafetlerini modaya kurban giden bir kadının cinayet hikâyesi içerisinde sergiliyor, yaratıcılığın sınırlarını zorluyorlar. Modanın karanlık yüzü, karakalemlerinden deklanşörlerine yansıyor. 

Bayıldım..! 




 

bunlarda benim çocuklar.. yeni daha. anca emeklemek..





kingdom of rust - doves

http://www.youtube.com/watch?v=MjqUFE329NM

bir de böyle bir yer varmış..











saçlarımı örsem,


Bildiğimiz hikayeler olmasaymış, iyiler kazanmasa, kötüler ölmeseymiş.. Bulutlarda takla atıp, güneşten küçük hamur adamlar yapabilseymişiz mesela. Yok yok, resimler tersine zaman geriye renklerden siyah-beyaz ve babaannem henüz kırmızı rujuna veda etmemiş. Ne, kötü kurdun inadına çok yaşadığını görmüşüz ne de iyi kahramanın tam tersine kazanmadığını. Evin arkasında, küçük ağaçların arasında oturunca kendimi özgür hissetmem geldi. Tam da şimdi o ağaçların arasında dizlerimin üzerine çöksem, gözlerimi kapatsam.. Yok olmuyor baktığım her yerde iki bin on.
Kurt Cobain'e ne olmuş, Sweet Dreams varmış, Mercury'ye vah vah.. Duvarda posterlerden yer kalmamış ve herbiri kendi boşluğunu heyecanla doldurmuş sanki. Arada annemin sızlanmaları geliyor kulağıma ki onlar hala sıkıcı. Anı değeri olmayan yersizlikler.. Kapı ardı dinlenen kavgalarda bütünün parçası, masa altı yapılan resimlerde.. En çokta inşaat tepelerinde kurulan salıcak iplerinin nasıl kopmadığına vah vah'lanıyorum. Bir yandanda şimdi daha kocaman ve daha tehlikeli yerlerden aşağı sallamak istiyorum o ipleri.
Müziğimi açsam, şarabımı içsem ama şarap sevmem.. Ruhumu özgür bıraksam tek bir an düşünmese beyin, masallar saçma gelmese, saçlarımı örsem radyoya eşlik etsem.
İnat ya, güzel hayat..
Rakı da güzel, sigara da bir o kadar. Müzikte nefis, karalamakta.. Hergün sıkılmadan aynı denizi izlemek ne kadar keyifli ise, zoraki savaş vermek bir o kadar mecbur.. Ve inadına içiyorum sigaramı, inadına sevişiyorum.. Keyif verdikçe çoğalıyor zevk inadına. Denize bakma zamanı şimdi..
Birde saçlarımı örsem..

filmin tam ortası.



kabatas-üsküdar





en çokta gitmeyi seviyorum..





taksim taksim 3





taksim taksim 2






taksim taksim..